Aslan; Başak’tan Önceki Son Durak
Zodyak bir tekamül çemberidir. 12 insanlık halini anlatır her bir burç. 12 önemlidir; 12 havari, 12 imam, 12 ay… 12 burcun her biri, bütün görkemi ile anlayamayacağımız hakikati, fragmanlar şeklinde anlamamıza yardımcı olur.
Ve Koçtan Balık burcuna uzanan bu tekamül yolculuğunda her bir burcun işaret ettiği bir gerçeklik vardır insan-ı kamil olmaya dair.
Aslan’dan Başak’a geçiş evresi ise en hassas olanıdır bana göre. Koçtan Aslan’a kadar ki süreçte kendini keşfeden, aile, arkadaş gibi kavramları öğrenen birey Aslan kapısından hakkıyla geçemediğinde ne kendine ne de bütüne hayrı dokunur sanki.
Neden? Çünkü gerçekten kendini sevemeyen insanın Başak evresine geçip bütüne katkı sağlaması pek olası değildir.
Hani derler ya kendini sevemeyeni sevmek zordur diye. İşte öyle.
Peki nedir kendini sevmek? Durduk yere kendini sevebilir mi insan?
Bence pek değil, çünkü kendini sevmek için önce başkalarının seni sevmiş olması gerek. Yani Aslandan bir önceki burç olan Yengeç evresinde ailede sevgiyle beslenmiş olman gerekir ki sevmenin, sevilmenin ne olduğunu iliklerine kadar hissedesin.
Hiç şaşırmamıştım yıllar önce duyduğumda bir bebeğin ölebileceğini eğer onu kimse kucaklamazsa, üstelik fiziksel ihtiyaçları karşılansa bile.
Peki ne olacak eğer sevgisiz bir ortamda büyüdüysen?
Elbette ki hayatta isen sevgi gelip seni bulmuş demektir bir şekilde,
Ancak bunun yanında pek çok da acı, ihmal ve hayal kırıklıkları da var ise kalp kendini kapatıverir.
Sadece acıya kapattığını sansa da aslında öyle bir filtre yoktur, sadece rahatsız edici duyguları öteleyip diğerlerini içeri alan.
Acı veren duygularla birlikte, neşe de, aşk da, canlılık da bedenden içeri giremez hale gelir.
Yani kalp ayrım yapmaz, bu acı, bu keder ve bu da hoş diye. Kapısı kapandı mı, kapanıverir bin bir çeşit duyguya.
Oysa ki Dünya gezegeni varoluşun nice katmanları ve boyutları içinde duyguya odaklanan özel bir yer. Bu sebepledir ki felekler içinde en zor ama en ilginç yerdir Dünya. Ve Aslan evresi de, insan kalbini korumak adına inşa ettiği duvarların farkına varınca gelişir. O duvarları bazen bir yaren gelir yıkar senin için, bazen bir hayvan dost uzatır patisini, bazen bir terapist ve bazen de yaşam dokunur gizlice ve açılır kalbinin kapıları. Ve lakin bütün bunların olması için çok derinden bir niyet et ki duyulsun sesin sevilmek istediğine dair, sevmek istediğine dair, her şeye rağmen.
Ve sonra Yengeç evresinde eksik kalan o anneliği sen kendine yap.
Şimdi sen gör o yaralı, ihmal edilmiş çocuğun ihtiyaçlarını; kendi içsel çocuğunun.
Eğer o çocuk sevgiye doyamadan Aslan evresine geçerse, ilgi çekmek için elinden geleni koymaz, Başak evresine geçtiğinde ise kendinden şüpheyle gün be gün zehirler kendini.
Demem odur ki Aslan’la özdeşleşen özgüven, yaratıcılık ve neşe, ancak sen sevgiyle yıkandıkça ortaya çıkar.
Ancak sevgi yıkar kendine dair şüphelerini,
Ve sen kendinden şüphe etmeyi bıraktığında Başak evresini hakkıyla deneyimlersin; bütüne hizmet aşkıyla yanarsın. Aslan’da almayı öğrenip, Başak’da vermeye başlarsın. Tersine dönmez tekamül çemberi. Önce sevilmen, sonra sevmen; önce alman ve sonra vermen icap eder.
Ve Aslan, Güneş ile bulur karşılığını göklerin ilminde. Güneş gibi ışık saçmak için ve ısıtmak için yanına yaklaşanı, aç kalbini her çeşit duyguya.
Ve zodyak çemberi içinde, hisset bu 12’nin kudretini…
Eda
Eda Ocak 2013 yılından beri astroloji alanında çalışıyor. Dokuzuncu Ev dijital astroloji okulunun kurucusu ve eğitmeni. Evrimsel Astroloji ekolünde danışmanlık veriyor. Astrolojinin akademik seviyede de çalışmasına önem veriyor ve çalışmalarını disiplinlerarası bir seviyede yürütüyor. Yazdığı makaleler Career Astrologer Magazine, www.astro.com gibi uluslararası astroloji dergilerinde ve platformlarında yayınlanıyor.